Bu programa katılacak hamilelerin doğum öncesi ve sonrası nelerle karşılaşacakları konusunda hem bilgilenmeleri, hem de dışavurumcu bir terapi yöntemi olan sanat terapisi ile kendilerini tanıyarak ‘bilinçli ve güvenli anne’ adayları olmaları hedeflenmektedir.
Anne adayları hamile kaldıkları andan itibaren bu durumdan tek etkilenen kişi olmazlar. Baba adayları da bu heyecanlı bekleyişin içinde bazen duruma çok iyi adapte olur, bazen de giderek artan bir stres kaynağı ile uğraşırlar. Bu eğitim, anne ve baba adaylarının hayatlarında büyük değişiklik yaratacak ve beklentilerini farklılaştıracak uzun bir sürecin iki taraf için de keyifli geçmesi gayesiyle düzenlenmiştir. Burada, hamilelik döneminde anne adaylarının yaşadıkları değişimlerin yarattığı sorunları babalarla paylaşarak, birlikte nasıl çözümleyeceklerini öğretmek amaçlanmaktadır.
Eğitim bilgisel ve yoğun olarak uygulamalı (yaşantısal) bir eğitimdir. Bu eğitimde anne baba olmayı planlayan ya da olmuş kişilerin var olan anne baba rollerini deneyimlemeleri, bu rollerin çocuklar üzerindeki etkilerini yaşantılamaları ve kendi karakterlerine uygun anne ve baba rolünü alırken bilinçli seçimler yapmaları amaçlanmaktadır.
Anne- baba olmak sonradan öğrenilen çok keyifli ama zaman zaman da zor bir süreçtir. Bazı anne babalar ise bu durumu ikiz ve üçüz çocukları nedeni ile daha da zor yaşarlar. Bu eğitimde, ikiz veya üçüz çocuklarının bakış açısından hayatı anlamak, onların hisleri ile empati kurmak ve bu çocukları yetiştirirken zorlandıkları konularda ebeveynlere yol göstermek amaçlanmaktadır.
Bu eğitimde, doğumdan itibaren çocuğun her yeni döneminde ortaya çıkan fiziksel, sosyal ve duygusal değişimler konusunda ebeveynleri ve eğitimcileri bilgilendirmek ve normal gelişim sorunları ile yardım gerektiren sorunları birbirinden ayırt edebilme becerileri kazandırmak amaçlanmaktadır.
Bu eğitimde 0-18 yaş dönemindeki çocuk ve gençlerin gelişim evreleri konusunda ebeveynleri bilgilendirmek, katılımcılara çocuğun ve gencin cinsel gelişimi hakkında bilgi vermek, normal gelişim sorunları ile profesyonel yardım gerektiren sorunları birbirinden ayırt edebilme becerileri kazandırmak amaçlanmaktadır.
Gençlerin bedenleri hızla değişirken, onlara cinselliğin yapısı, işleyişi ve psikolojisi konularında doğru kaynak olabilmek için ebeveyn yaklaşımlarını düzenlemeyi amaçlamaktadır.
Çocuğun ergenlik dönemi bir çok anne-babanın korkulu rüyasıdır; kişi çocuğunu artık tanıyamaz olmuştur, onunla nasıl konuşacağını bilemez, hayatında neler olup bittiğini anlayamaz. Bu eğitimde; bu yaşta çocuğu olan anne-babaların işinin kolaylaştırılması ve ergenliğin her iki taraf için de korkulu bir rüya olmasının engellenmesi açısından, bu dönem hakkında bilgi sahibi olmak, ergenlere nasıl yaklaşılacağını öğrenmek ve onların yaşam deneyimlerinin anlaşılmasını sağlamak amaçlanmaktadır.
Çocuk büyürken her yeni yaş döneminde yeni beceriler kazanır, ancak her yeni dönemle birlikte de farklı konularda sorunlar ortaya çıkabilir. Ailelerin ve eğitimcilerin doğru yaklaşımları bu sorunları oluşmadan önleyebilmeye yardımcı olacaktır. Bu eğitimde, ebeveynleri çocukların gelişim evreleri, hangi yaş döneminde ne tür davranış ve uyum sorunları yaşayabilecekleri ve ne zaman profesyonel bir yardım almaları gerektiği konularında bilgilendirmek amaçlanmaktadır.
Psikoloji alanında “Davranış Değiştirme” – Behavior Modification – adı ile anılan bu teknikte, çocuğun uygunsuz/istenmeyen davranışlarının olumlu ve olumsuz pekiştireçler ile değişimi sağlanır. Dünyadaki birçok eğitim ve öğretim sistemi bu mantık üzerine oturtulmuş olmasına rağmen ülkemiz için yeni bir kavram sayılır. Bu eğitimde, teknik hakkındaki bilgilendirmenin ardından yapılacak yaşantısal çalışmalar ile anne ve babalara çocukları ile yaşadıkları sorunlar ile ilgili pratik bilgiler kazandırmak amaçlanmaktadır.
Bu eğitimde anne ve babaların nadiren, bazen veya sıklıkla “Ne yapayım beni dinlemiyor, söz geçiremiyorum”, ”Hayır diyemiyorum, desem de dinlemiyor” diyerek şikayette bulundukları ebeveyn–çocuk ilişkisini daha iyi anlamalarını sağlamak, çözüm yolları üzerinde farkındalık yaratmak ve karar almalarını kolaylaştırmak amaçlanmaktadır.
Çocuk ve gençle sorun yaşanmaması, sorun yaşandığında bu sorunun çözülmesi sözlü ve sözsüz iletişim yöntemleriyle mümkündür. Bu eğitimde karşılıklı beklenti ve isteklerin doğru aktarılması, iyi bir dinleyici olarak karşıdakinin ihtiyaçlarının anlaşılabilmesi, çatışma durumunda her iki tarafın yaklaşımları konusundaki becerilerin geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
Sanat terapisi, kişinin kendi içindeki duyguları sanat yoluyla dışavurma yöntemidir. Bu terapi yönteminde boyalar, kurdeleler, renkli kağıtlar gibi elle tutulur malzemeler kullanılır ve resim, heykel, drama, dans, müzik gibi sanatın değişik dallarından faydalanılır. Bu çalışmayı yapabilmek için sanatçı olmak şart değildir. Bu eğitimde katılımcıların, Dışavurumcu Sanat Terapisi yöntemleri kullanarak, “kendimizi tanımak, çocuğumuzu tanımak, onunla ilişkilerimizi tanımak ve iletişimimizi geliştirmek” konularında farkındalık kazanmaları amaçlanmaktadır.
Oyun çocuğun kendini ifade etme biçimidir; onun dilidir. Oyuncaklar da sözcüklerdir. ‘Çocuğun yaş dönemlerine göre hangi oyuncakları seçmeli?’ Çocukla ne kadar ve nasıl oynamalı?’ ‘Oyun çocuğun gelişimine nasıl katkıda bulunur?’ Bu eğitimde, anne-baba-çocuk iletişiminin gelişimine büyük katkıda bulunacak olan bu soruların yanıtlarının verilmesi amaçlanmaktadır.
Çocuğun olayları tanımlaması, olaylarla ilgili duygu ve düşüncelerini oluşturması daha sonra bu olaya vereceği tepkiyi belirlemektedir. Anne-babalar da bu konuyla ilgili olarak çocuklarının olayları olumlu bir şekilde yorumlamalarına ve yapıcı çözüm yolları üretmelerine büyük katkıda bulunabilirler. Çünkü yapılan araştırmalar, olumlu bakış açısı edinmiş bir çocuğun yetişkinlik döneminde depresyona ve diğer ruhsal bozukluklara yakalanma riskinin çok daha az olduğunu göstermektedir. Bu eğitimde, çocuklara iyimser bir bakış açısı kazandırmanın yollarını anne babalara öğretmek amaçlanmaktadır.
Çocukların, kendilerine güvenen, risk almaktan korkmayan, yaptıklarının sonuçlarına katlanan, sorumluluk almaktan çekinmeyen, iç disiplini gelişmiş bireyler olarak yetişmeleri, hem kendileri hem de çevrelerindeki kişiler açısından büyük bir kazanç olmaktadır. Bu eğitimde, ailelerin çocuklarında özgüven ve sorumluluk geliştirmelerini sağlamak amaçlanmaktadır.
Birçok çocuk değişik gelişim evrelerinde değişik korkular yaşar. Eğitimde bu korkuların nasıl oluştuğu, hangi korkuların normal ve sağlıklı olduğu, hangi korkuların çocuğun hayatının aksamasına neden olduğu konusunda bilgi verilmektedir. Bu eğitim, anne-babaların çocuklarının korkularıyla ilgili neler yapabileceklerini ve onları nasıl daha iyi anlayabileceklerini anlatmayı amaçlamaktadır.
Ergenlik dönemi, yaşattığı değişiklikler itibariyle bireyler açısından zor bir dönem olabilir. Bu süreçte bazı ergenler normal gelişimin getirdiği zorlukların yanı sıra başka problemler de yaşayabilirler. Yeme bozuklukları da bunlardan biri olup artık ülkemizde de varlığını hissettirmektedir. Bu eğitimde anne babaların yeme bozukluklarına karşı nasıl tetikte olabileceklerinin ve farkettikleri takdirde neler yapabileceklerinin aktarılması amaçlanmaktadır.
Bu eğitimde, bağımlılığın nasıl geliştiği, alkol ve madde kullanımında risk faktörlerinin neler olduğu, internet kullanımının çocuklar üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri ve bunun hangi noktada bağımlılığa dönüştüğü hakkında bilgi verilmesi amaçlanmaktadır.
Büyük bir aşkla evlenmiştiniz ama işler yolunda gitmedi. Hiçbir şey eskisi gibi değil artık… Üstelik bir de çocuk/çocuklar var… Ayrılmayı düşünüyorsunuz, hatta neredeyse karar verdiniz ama “Bunu çocuğunuza/çocuklarınıza nasıl ve ne zaman söylemeli?” bilmiyorsunuz… Boşanma sürecinde sizi nelerin beklediğini ve kafanızdaki soruların cevabını bulacağınız bu eğitimde, çocuğunuzun/çocuklarınızın en az şekilde etkilenmesini sağlayarak başarılı bir boşanma gerçekleştirmenin yolları işlenmektedir.
Deprem, yangın, aile üyelerinin kaybı, eve hırsız girmesi, evlat edinildiğini öğrenme, uygunsuz cinsel deneyimler yaşama, savaş ve terör sahnelerine tanık olma, trafik kazası…Tüm bu olaylar çocuk ve gençlerin birebir yaşadığı veya tanık olduğu facialar olabilir. Bu eğitimde katılımcıları travmaya uğrayan çocuklara nasıl yardımcı olabilecekleri konusunda bilgilendirmek amaçlanmıştır.
Bu seminerde, farklı pek çok rolü bir arada yürütmeye çalışan annelerin yaşayabilecekleri sorunlar, suçluluk ve yetersizlik gibi mücadele etmeye çalıştıkları duygular, yapabilecekleri hatalı davranışlar, çocukları ile olan iletişimleri ve onlara fayda sağlayabilecek öneriler üzerinde durulacaktır. Bu seminerde; çalışan annelerin karşılaşabileceği sorunlar, çalışan annelerin psikolojisi, duyguları ve hatalı davranışları, annenin çalışıyor olmasının avantajı, farklı gelişim aşamalarında çocuğun anneden beklentileri ve çalışan annelere yardımcı olabilecek önerilere dikkat çekilecektir.
Hem ebeveynlere, hem okul çatısı altında çocuklara hem de çocuklarla çalışan profesyonellere farklı yaklaşımlar altında verilebilecek eğitim programıdır. Programın temel amacı çocuk güvenliği ve koruması konusundaki hassasiyete dikkat çekmek, bu konudaki bilinci ve eğitim seviyesini yükselterek, çocuklar için daha güvenli bir ortam ve yaşantı yaratabilmektir. Bu eğitim programında, çocuk güvenliğinin ne olduğu ve neden bu kadar önemli olduğu, istismar (fiziksel, cinsel, duygusal), ihmal, akran zorbalığı, aile içi şiddet, suça karışma, internet güvenliği, çocukların evde ve okulda güvenliği, engelli çocukların güvenliği gibi çeşitli konuların üzerinde çalışılmaktadır. Eğitimler, çocuk güvenliği konularından sadece biri seçilerek konu odaklı bir günlük seminerler şeklinde verilebileceği gibi her seansta farklı bir çocuk güvenliği konusu işlenecek şekilde haftada 1 kez olmak üzere paket programlar halinde de verilebilir.
Çoğu ebeveyn oyunu, çocuğu eğlendiren ve zaman geçirmesini sağlayan bir araç olarak görür. Halbuki oyun, çocuğun hayatındaki en ciddi uğraşı ve en önemli işidir. Günümüzde oyun, çocuğun gelişimini ve öğrenmesini desteklemenin yanı sıra iyileştirici bir araç olarak da görülmekte ve kullanılmaktadır. Bu amaca hizmet eden “Ebeveyn-çocuk oyunu” , ebeveyn-çocuk arasındaki duygusal bağın güçlenmesini sağlayan ve çocukların problem davranışlarını çözmede kullanılan çok güçlü bir yöntemdir. Bu eğitimde; oyunun çocuğun gelişimindeki yeri ve önemi, oyun-beyin araştırmaları, “Ebeveyn-Çocuk Oyunu” tekniğinin ve uygulamalarının üzerinde durulacaktır.
Bu eğitimde; anne baba olmayı planlayan ya da olmuş kişilerin var olan anne baba rollerini deneyimlemeleri, bu rollerin çocuklar üzerindeki etkilerini yaşantılamaları ve kendi karakterlerine uygun anne ve baba rolünü alırken bilinçli seçimler yapmaları amaçlanmaktadır. Eğitimde; ebeveynlerin çocuklarına karşı sergiledikleri çeşitli tutumlar ve bu tutumların çocuk yetiştirmede ne tür sonuçlar doğuracağı anlatılacaktır.
Çocuk güvenliği çalışmaları, çocukları her türlü kötü muameleden korumaya ve gelişimlerinde oluşabilecek her türlü hasarı önlemeye yönelik çalışmaları kapsamaktadır. İstismar da bu alandaki en önemli ve en hassas konulardan biridir. Burada üzerinde çalışılması gereken nokta toplumsal farkındalık, duyarlılık ve sorumluluk yönündedir. Bu alanda yapılan çalışmalarla her çocuğun tutarlılık gösteren güvenli-etkili bakım koşullarında yetişmesi ve ileride sağlıklı-başarılı bir birey olabilmesi adına gereken en ideal yaşam şartlarına sahip olması amaçlanmaktadır. Bu eğitimde; çocuk güvenliği, ihmal, fiziksel, duygusal ve cinsel istismar, çocukları bu tehlikelerden koruma yolları ve yasal düzenlemelerin üzerinde durulacaktır.
Bu eğitimde katılımcıların okul öncesi ve okul dönemi çocuklarının yaşayabilecekleri korkuların neler olduğu konusunda bilgilendirilmeleri, bu korkuların ele alınıp değerlendirilmesi konusunda aileye ve çocuk ile ilgili kişilere rehberlik etme becerilerinin kazandırılması amaçlanmaktadır. Bu eğitimde; okul hayatını etkileyen başlıca faktörler, dikkat eksikliği ve öğrenme güçlüğü nasıl fark edilir ve bu konularla ilgili neler yapılabilir konularına dikkat çekilecektir.
Çocukla “ilişki” kurmadan onu yetiştirmeye çalışmak, su olmadan yüzmeye benzer. İnsan yavrusu, en başından beri ilişkiye muhtaç doğar. Hangi yaşta olursa olsun, etkili bir çocuk yetiştirme yöntemi arıyorsak öncelikle sormamız gereken soru şu: Çocuğumla gerçekten iletişim kuruyor muyum? Çünkü uygulanan bir yetiştirme metodunun başarılı olması çocukla kurulan ilişkinin niteliğine bağlıdır. Gerçekten ilişki kurmadığınız bir çocuğu yetiştiremezsiniz.
Bu eğitim, pratik uygulamalar eşliğinde ebeveynleri çocukla etkili iletişim kurmanın yolları hakkında bilgilendirmeyi ve onlara çocuk yetiştirme alanında yeni bakış açıları kazandırmayı hedeflemektedir.
Bu eğitimin amacı, bir bebeğin doğumdan önceki yaşamını ve gelişim evrelerini anlatarak, bebeğin ilk evi olan anne rahminde sırasıyla hangi duyularının geliştiğini ve bunları nasıl kullandığını anne-baba adaylarına aktarmaktır. Bu eğitimde; Prenatal (doğum öncesi) dönemdeki gelişim evreleri, öğrenmeye ve kullanıma bağlı olarak beyin gelişimi, 5 duyunun uyanışı ve gelişimi, prenatal dönemde tat alma ve işitme duyusuyla ilgili yapılan deneylerin bizlere öğretilerinin üzerinde durulacaktır.
Bu eğitimin amacı, doğum öncesi dönemde anne-baba adaylarına bebekle kurulan ilişkinin neden bu kadar önemli olduğunu göstermek ve bu ilişkinin nasıl sağlanabileceğini anlatmaktır. Bu eğitimde; ilkel toplumlarda hamilelik boyunca yaşanan ritüeller, doğum öncesi bağlanma, anne-bebek arasındaki iletişim kanalları, doğumdan önce bebekle kurulan ilişkinin neden bu kadar önemli olduğunun üzerinde durulacaktır.
Bu eğitimin amacı, gelişmiş ülkelerde sıklıkla rastlanan hamilelik depresyonu ve tedavi yolları hakkında anne-baba adaylarını bilgilendirerek onları erken dönem psikolojik takibin önemi ve nasıl yardım alabilecekleri konusunda bilgilendirmektir. Bu eğitimde; hamilelik depresyonunun ne olduğu ve ne sıklıkla yaşandığı, bebeğin depresyondan etkilenme durumu, hamilelik depresyonunu fark edebilme yolları ve hamilelikte psikolojik takibin önemi konularının üzerinde durulacaktır.
Bu eğitimin amacı, anne-baba adaylarını hamilelik boyunca alkol ve sigara kullanımına bağlı olarak bebekte gelişebilecek yapısal ve gelişimsel bozukluklar hakkında bilgilendirerek onları sigarasız ve alkolsüz bir hamilelik yaşantısının önemi konusunda bilinçlendirmektir.
Bu eğitimin amacı, anne-baba adaylarını hamilelik boyunca yaşayacakları psiko-sosyal değişimler hakkında bilgilendirmek, onların içinde bulundukları psikolojiyi, bilimsel bir ölçekle değerlendirmek ve bu değişimlere en iyi nasıl uyum sağlayacaklarını anlatarak, onları desteklemektir.
Bu eğitimin amacı, hamilelik boyunca yaşanan psikolojik ya da biyolojik olumsuz yaşantıların doğum öncesi ve sonrası bebek üzerindeki etkilerini bilimsel verilerle açıklayarak, anne-baba adaylarının prenatal (doğum öncesi) dönemin önemini anlamalarını sağlamaktır.
Bu eğitimde ebeveynlerle birlikte, çocuk yetiştirmede sıklıkla başvurulan ödül ve ceza yönteminin gerçekten ne kadar anlamlı olduğu sorgulanacak ve alternatif yaklaşım yolları önerilecektir. Bilimsel veriler ve pratik bilgiler eşliğinde ebeveynler, çocuklarını yetiştirirken uzun vadede arzu edilen davranışın kazanılmasında nasıl etkili olabileceklerini öğreneceklerdir.
Bu eğitimin amacı, doğum öncesi öğrenmenin ne olduğunu yapılan bilimsel çalışmalara dayanarak anlatmak ve gelişmekte olan bir bebeğin en iyi nasıl teşvik edileceğini anne-baba adaylarına aktarmaktır. Bu eğitimde; prenatal (doğum öncesi) öğrenmenin neler olduğu, anne rahminde bebeklerin neleri öğrenebileceği ve prenatal öğrenmenin gerçekleştiğini gösteren bilimsel çalışmaların üzerinde durulacaktır.
Yuvaya gitmek, bir çocuğun anne-babasından ve güven duyduğu ev ortamından uzakta yaşayacağı ilk ayrılık denemesidir. Bu ayrılık sürecinde, çocuğun olumsuz travmatik deneyimlere maruz kalmaması ve etkileri hayat boyu sürebilecek ayrılık kaygısı geliştirmemesi için, bu geçiş sürecinin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi gerekir.
Bilimsel veriler ışığında hazırlanan bu eğitimin amacı, Almanya’daki yuvalarda uygulanan Berlin Modeli’ne dayanarak, yuvaya güvenli bağlanma konusunda ebeveynlere bilimsel ve pratik bilgiler vermektir. Çünkü güvenli bağlanma ve ayrılma süreçleri bir çocuğun sağlıklı psikolojik gelişimi açısından son derece önemlidir ve aileler bu konular hakkında bilinçlendirilmelidir.
Bu eğitimin amacı; anne ve baba adaylarını, hamilelikte yaşanan psikolojik değişimler hakkında bilgilendirmek, hamilelik psikolojisinin gelişmekte olan bebek üzerindeki etkilerini açığa kavuşturmak, doğum öncesi dönemde başlayan anne-bebek ilişkisinin önemine dair farkındalığı arttırmak, doğum eylemine bağlı korkuları anlamak ve kendine yardım becerilerinin kazanılmasını sağlamaktır.
Bu eğitimde; çocuğun anneden ayrılık kaygısı ve okul reddi, duygusal, fiziksel, zihinsel ve davranışsal belirtilerin neler olduğunun üzerinde durulacaktır. Anne ile “güvenli bağlanma” sürecinin ne zaman başlamasının daha doğru olacağını ve bu sorunları yaşayan ailelerin çocuklarına nasıl davranmaları gerektiği ve hangi noktada destek almaları gerektiğine dikkat çekilecektir.
Her zihin eşsizdir ve çoğu en az bir alanda uzmandır. Zihinlerin uzmanlık alanları fark edilebilirlerse büyük başarılara imza atabilirler. Ancak okulun öncelikli olarak istediği beceriler zayıf ise bu fark edilme kolay olmamaktadır.
Dr. Mel Levine’e göre (All Kinds Of Minds Institute) insan zihni 8 nörogelişimsel sistemden oluşmuştur: Dikkat kontrol sistemi, hafıza sistemi, dil sistemi, mekansal düzenleme sistemi, ardışık düzenleme sistemi, motor sistem, yüksek düşünme sistemi, sosyal düşünme sistemi. Bu eğitimde, çocukların nasıl keşfedilecekleri ve yönlendirilecekleri hakkında bilgi verilmesi amaçlanmaktadır.
Çocuk, bir konuya yaşıtları kadar odaklanamıyorsa, en ufak bir sesten, görüntüden dikkati dağılıyorsa, yerinde duramıyor sizleri dinlemekte zorlanıyorsa, sürekli hareket edip konuşuyorsa, isteklerini gerçekleştirme konusunda sabırlı davranamıyorsa kendisinde dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik olabilir. Bunun yanı sıra, çocuğun zekası normal veya normalin üzerinde olmasına rağmen başarısı beklenilenden düşükse bazı öğrenme kanalları kapalı olup özel öğrenme bozukluğuna sahip olabilir. Bu eğitimde katılımcıların, okul ve öğrenme alanında sıklıkla karşılaşılan bu iki bozukluğu tanımaları, ayırt edebilmeleri ve tedavi yöntemleriyle ilgili becerileri kazanmaları amaçlanmaktadır.
Çocuğunuz, sonbaharda ilk kez okula başlayacak. Çocuğunuzun ihtiyaçları ve kendi beklentileriniz doğrultusunda doğru kuruma karar vermek oldukça önemli bir sorumluluk. Hangi kurumun ilke ve değerleri sizin ve çocuğunuzun beklenti ve ihtiyaçları ile örtüşüyor? Doğru karar çocuğunuzun okulu ve öğrenmeyi sevmesi için en önemli adımlardan biri olabilir. Bu eğitimde, okul seçimi yaparken dikkat edilecek konular hakkında aileleri bilgilendirmek amaçlanmaktadır.
Bu eğitimde; hızlı okumanın yararları, okuma ile göz-beyin ilişkisi, hızlı okumayı engelleyen frenler ve çözümleri hakkında bilgi verilecektir. Bu çalışmada; SBS ve ÖSS’ye hazırlanan öğrencilere hızlı ve etkin okuma becerisi kazandırmak ve gözün kavrama alanını genişletip daha hızlı odaklanmasını sağlamak, göz oryantasyonunu güçlendirmek, bütünü algılama becerisini geliştirmek, gözün bloklar halinde okumasını sağlamak ve seçmeli okumayı öğretmek amaçlanmaktadır.
OKS, ÖSS ve şimdi de SBS… Eğitim-öğretim hayatı boyunca irili ufaklı birçok sınava hazırlanma sürecine giren çocuklarımız aslında ilerleyen yaşamlarında karşılarına çıkacak birçok farklı sınanma durumunun birer örneğini deneyimlemek üzereler… Bazıları bu dönemi hasarsız atlatabilirken bazıları ilerde yerleşik sıkıntılar doğurabilecek kaygılar geliştirmektedir. Bu çalışmada, sınanma duygusu ile başetme konusunda sıkıntı yaşayan çocukların anne-babalarını aydınlatmak ve uygulayabilecekleri pratik bilgiler ile çocuklarına olan desteği arttırmalarını sağlayabilmek amaçlanmaktadır.