Anne-baba olarak hepimiz, çocuklarımızın sınıfta parmak kaldırıp öğretmene anlamadıklarını sorabilmelerini, düşüncelerini ifade edebilmelerini isteriz. Bu durum “Özgüven” dediğimiz kavramla ilişkilidir.
Özgüven “Kişinin kendiliği için biçtiği değer” anlamını taşımaktadır. Özgüvenin yüksek olduğunu gösteren göstergelerden biri eleştiriye ve engellenmeye karşı hoşgörü düzeyi olarak düşünülebilir. Özgüveni yüksek bir birey eleştiriye ve kısıtlamalara karşı daha sakin, yapıcı ve olumlu yaklaşır.
Bazen bir çocuk kendisini olumlu ifadelerle tanımlayabilir, kendini gerçekte olduğundan daha güçlü, zeki olarak görebilir ve dışarıdan gelen eleştirilere aşırı tepki verebilir. Bu nedenle özgüveni yüksek bir görüntü içinde davranan bir çocuğun özgüveni düşük olabilir.
Özgüven, çocuğun doğuştan getirdiği biyolojik özellikleri, (mizaç, zeka, fiziksel özellikler vb.) çevresel etkiler ile çok erken dönemlerde şekillenmeye başlar. Doğduğu andan itibaren anne ile kurduğu ilişki ile özgüvenin ilk temelleri atılır. Bu açıdan bakınca aile içinde kurduğu ilişkiler özgüvenin gelişimi açısından çok değerlidir. Anne-babadan sonra çocuğun özgüveninde en büyük etkiyi yapan öğretmenleri ve akranlarıdır.
Özgüven gelişimi çocuktan çocuğa değişen karmaşık bir süreçtir. Bu sebeple özgüveni geliştirmek için çocuğu iyi tanımak önemlidir. Özgüven sürekli geliştirilebilen bir olgudur.
Özgüvenli çocuklar yetiştirmek için ailelerin bazı yapabilecekleri.